Merhaba Sevgili Okuyan,
Bir önceki yazıda blokajlardan genel olarak bahsedip, nasıl oluştuklarını ve hayat dediğimiz sistemimize etkilerinden kısaca bahsetmiştim.
Bu yazıda ise başlıktan da belli olduğu üzere duygusal blokajlar hakkında bir yazı derledim.
Keyifli okumalar dilerim.
Öncelikle sizlere bir soru sormak istiyorum. "Duygu nedir?"
Duygu bizim dış dünyada baş veren olaylara oluşan tepki sürecimizdir. Bizim algılarımızın oluşturduğu resme olan tepkimizdir.
Şimdi kötü bir şeyin olduğunu hayal edelim. Mesela;
Çocuğunuz dersinden istediğiniz notu alamamıştır.
Çalışanınız zamanında yapılması işi yapamamıştır.
Yanınızdan geçen araba sizi suyla ıslatmıştır.
Bulunduğunuz anda acil para gerekli olmuştur, arkadaşınız ise üç yıl önce sizden aldığı borcu geri vermemiştir.
Aynanın karşısına geçip yine fazla kilolarınızı ya da bedenizinde kusur gördüklerinizi onaylamışsınızdır.
Yukarıda bahsi geçen konular bütünüyle birbirinden farklı olaylardır ancak bu olaylara sizin tepkiniz aynı olacaktır. Kısaca bir duygu yaşarsınız ve kimi bunlara negatif duygular derken kimi insanlar ise öfke veya sinir olarak tanımlayabilirler. Vücudunuz sizden talimat beklemeden sizin enerjinizi fazlalaştırır, sizi olaylar karşısında heyecanlı, gergin hale getirebilir. Nedeni ise oldukça basittir. Sizin gidip yanlışı düzeltmeniz içindir. Eşinize, çocuğunuza, arkadaşınıza, çalışanınıza hadlerini bildirmek isteyebilirsiniz. Gerçeklik sizin beklentinize uymadığı için ve bedeniniz gerginleşip sizin gerçekliği düzeltmenizi istemesiyle alakalıdır.
Diyelim bir şekilde bunu yaptınız. Siz çocuğunuza bağırdınız ve o karnesini düzeltmeye söz verdi. Siz çalışanınızı azarladınız, o da hatasını düzeltti. Peki ya sonra? Duygusal tepkinizin etkisi ancak bununla sınırlıdır.
Fakat bu şöyle de olabilir. Siz karşınızdaki kişiye sinirlendiniz ama kendisine bir şey demediniz. Veya başka durumlarda da sinir oldunuz, içinize atıp tepkinizi göstermediniz.
Duygusal tepkilerimiz dış dünyayı fazla etkilemez, onun yapabilecekleri gördüğümüz gibi sınırlıdır. Tabi tepkinin daha sert çıkışları da olabiliyor. Birisini dövebilir, yumruğunuzu indirebilirsiniz. Ama hepsi bu kadar.
Duygu sizin beklentinizin gerçeklikle örtüşmediğine gösterdiğiniz enerjisel tepkinizdir. Bu enerji durumu düzeltmek için, gerçekliği istediğimiz şekle sokmak için üretilir. Biz bunu yapmadığımızda genelde enerji blokajı oluşur. Bilinçaltı bizi harekete geçirir ve bir şeyler yapmamızı ister. Biz öfkeden, sinirden titreriz ama duruma el koyamayız. Üretilmiş enerji bedenimizin bir yerinde sıkışıp kalmaktadır. Bilinçaltı onu yedek bir silah gibi başka bir olay için tutar. Duygusal blokajımızdan kurtulduğumuzda bu enerji serbest kalır ve bir süre kendimizi canlı ve mutlu hissederiz. Korku, derin sarsıntılar, nefret, kin bunların hepsi sıkışmış enerji şeklinde bedenimizde birikmektedir. Bu blokajları basit bir örnekle küçük ejderhalara benzetebiliriz. Uzun zaman bir konuyla ilgili negatif duygular barındırdığımızda büyük bir blokaj ortaya çıkar. Bu artık gerçek bir ejderhadır ve o bizim bilincimizin, içgüdülerimizin dışında bizi idare etmeye başlar. Eğer karşınızdaki kişi ile ilgili blokaj yarattınız ise, o hiçbir şey yapmadığı halde, görünüşü sizi gergin hale getirebilir. İçinizde büyüttüğünüz ejderha onu düşman görür ve onunla hesaplaşmaya can atar. Bundan dolayı biz duygularımıza kapılıp düşüncesiz şeyler yaparız sonra da pişman oluruz. Ama o anda bedenimiz zihnimizi dinlemez, o blokajın etkisinde olur.
Şu ana kadar hep negatif duyguları konuştuk. Peki sevinç, coşku gibi duygular blokaj oluşturabilirler mı? Neden pozitif duygular negatif duygulardan daha zayıf gözüküyorlar? Biz nefreti yıllarca taşırız ama aynı insanla yaşadığımız sevinci unuturuz. Bütün mesele o ki, biz pozitif duyguyu hemen dışarı vururuz, onu doyasıya yaşarız. Sevinçliyken zıplarız, şarkı söyleriz, dans ederiz. Pozitif duyguların kayıt olunmaması da herhalde bizim bu özelliğimize bağlıdır. Bastırdığımız coşku veya sevinç de blokaj oluşturabilir ancak bu blokaj ilk fırsatta dışa vurulur.
Bedenimizde birikmiş enerji blokajları bize hastalık, baş ağrıları, rahatsızlıklar getirerek kendilerini göstermektedirler. Mesela uzun zaman kendisini rahatsız eden şeyler hakkında konuşmayan, kendini savunmayan insan, boğazla ilgili hastalıklar yaşar. Birikmiş blokajlar insan bedeninde enerji akımlarını engellerler ve onu yorgun, bitkin hale getirirler. Blokajları silinmiş kişi adeta yeniden doğmuş olur, enerjisi, sağlığı normale dönüşür.
Enerji blokajlarının bir başka olumsuz yönü bizim negatif düşünce kalıplarımızı desteklemeleridir ve bizim onları değiştirme niyetimize engel olmalarıdır.
Peki bu nasıl olur?
Mesela siz gençliğinizde aşk yaşamışsınızdır. Bu sevgi karşılıklıdır ve siz mutlu aile planları kurmuşsunuzdur. Sonra bir şeyler ters gider (Sevgiliniz sizi aldatır, başkasına aşık olur vs...) ve siz sonuç olarak ayrılırsınız. Böyle bir durumda siz şiddetli sarsıntı geçirir, organizmanız sizin için mücadele etmenin geç olduğunu bilerek oluşmuş enerjiyi tutar. Siz depresyona girersiniz, ürettiğiniz enerji ise duygusal blokaj şeklinde sisteminizde kayıt altına alınarak bilinçaltınıza bu düşünce yazılır. " Kimseyi sevmek olmaz, erkeklerin/kadınların hepsi yalancı ve sadakatsizdir gibi..."
Bir iki sene sonra siz yine birisini seversiniz, önce her şey çok güzel gider ama sonra yine hüsrana uğrarsınız ve anlarsınız ki, bu kişi size göre değildir. Yine stres yaşadınız ve bu sefer bilinçaltınızda yeni düşünce yazıldı: "Aşk bana göre değil, ben bana uygun birisini asla bulamam." Birkaç olumsuz deneyim sonucu siz negatif duygular yaşarsınız, yeni blokajlar oluşturursunuz. Artık bilinçaltınızda böyle bir kayıt vardır: ” Aşk yoktur, kimseyi sevemem, ben yuva kuramam, Beni anlayan birisini bulamam...”
Bu kayıt oldukça güçlenmiştir ve artık sizi yönetmeye başlar. Siz farkında olmadan onu izlersiniz. Hayatınızdan size uygun olabilecek kişiler yok olur, siz onları göremezsiniz. Herkeste noksan ve eksiklik ararsınız ve gerçekliğiniz değişir.
Belki daha sonra siz yaşadıklarınızı unutursunuz, pozitif düşünmeye başlarsınız, sevgiye, evliliğe kendinizi açarsınız. Belki böyle bir olumlama da kullanırsınız:” Ben bana layık birisiyle güzel aile kuruyorum”. Ama bu olumlamayı bilinçaltına yerleştirmek çok zordur. Çünkü orada başka düşünceler kayıt olmuştur. Bu düşünceleri güçlü duygusal blokajlar desteklediğine göre onları yok etmek de zordur. Yeni düşüncenin enerji içerliği çok düşüktür.
İşte pozitif düşüncelerin bazı zaman işe yaramadığının sebebi de budur: eski düşünce kalıpları enerjisel olarak daha güçlüler ve kolay kolay yerlerini yenilere vermezler.
Yazının sonunda peki bunları nasıl değiştireceğiz dediğinizi duyar gibiyim. Bir şeyi değiştirebilmek için önce o şeyin farkına varmak ve korkmadan onunla yüzleşip asıl nedenini anlamaktan başlayabilirsiniz. Meditasyonlar, psikanaliz yöntemler, enerji çalışmaları, regresyon terapileri gibi bir çok method bulunmaktadır. Bu noktada önemli olan ilk şey cesaret ikinci şey ise kendiniz için doğru yöntemi bulmaktan geçmektedir.
Bize destek vermek isterseniz, abone olabilir veya instagramdan takip edebilirsiniz.
Hep Sevgiyle..
Ümit Yaşar